KöpeÄŸi ölüyordu ve Arap, köpeÄŸi için gözyaşı dökerek “Ey hüzün!”.diyordu.
Oradan geçmekte olan biri sordu:
“Bu gözyaşı ne? Ağıtın ve gözyaÅŸların kime?”
Arap: “İyi huylu köpeÄŸim iÅŸte ÅŸuracıkta, yolun ortasında ölmekte. Avcımdı gündüzleri, bekçimdi geceleri. Ah! Keskin gözlü avcım. Ah! Hırsızları yakalayanım ah!” diyerek aÄŸlamaya devam etti.
“Peki, hastalığı ne? Yaralı mı?” diye sordu bu kez adam.
“Açlık köpeÄŸimi bu hale getirdi,” dedi Arap.
Adam: “Bu eziyete ve ölüme sabret. Yüce Tanrı ödüllendirir sabredenleri,” öÄŸüdünü verdikten sonra ekledi:
“Ey hür kiÅŸi! Elinin altındaki ÅŸu dolu heybede ne var?”
Arap: “Dün akÅŸamki yemeÄŸimden artakalanlar. Biraz ekmek ve katık var. Canıma kuvvet olur diye taşıyorum yanımda,” dedi.
“Niçin,” dedi adam, “KöpeÄŸine vermiyorsun o ekmeÄŸi ve katığı?”
“O derece sevgim ve insafım yok. Yolda ekmek parasız ele geçmez. Ancak iki gözün suyu bedava,” cevabını alınca Arap’a dedi ki:
“Toprak başına, ey ÅŸiÅŸmiÅŸ koyun postu! Sence ekmek kenarı daha iyi gözyaÅŸlarından ha? Gözyaşı kandır ve dertle su olmaktadır. Beyhude yere kanı topraÄŸa dökme!”