Asla arzulamadım
Gökyüzünün serabında bir yıldız olmayı
Veya seçilmiş bir ruh gibi
Meleklerin sessiz arkadaşlığını
Asla yeryüzünden ayrılmadım
Yıldızlarla tanışmadım
Yeryüzünde ayaktaydım
Dal misali bedenimle
Rüzgarı, suyu ve güneşi
Emdim, yaşamak için
İsteklerle yüklü
Dertlerle yüklü
Yeryüzünde ayaktaydım
Yıldızlar beni övsün diye
Yumuşak esintiler beni okşasın diye
Penceremden bakıyorum
Bir türkünün mırıltısından başka bir şey değilim
Ölümsüz değilim
Bir türkünün mırıltısından fazlasını arıyor değilim
Gamın sükûtundan daha temiz
Lezzetin feryatlarında
Bir yuva arıyor değilim
Bir başka bedende
Zambak üzerinde çiğ tanesi bedenime
Hayat demek olan kulübemin duvarlarına
Aşkın siyah yazısıyla
Hatıraları kazımışlar
Geçip giden insanlar:
Ok saplanmış kalp
Devrilmiş mum
Uçuk renkli, sessiz noktalar
Cinnetlerin karman çorman harfleri üzerinde
Dudaklarımı öpen her dudak
Bir yıldızı gebe bıraktı
Hatıralar nehri
Üzerinde oturan gecemde
Niçin, neden bir yıldız arzulayayım?
Bu benim türküm
Beğenilen, yüreğe yerleşen
Bundan önce yoktu, bundan önce...